11 Kasım 2011 Cuma

KİŞİSEL GELİŞME

KİŞİSEL GELİŞME, TOPLUMSAL GELİŞ !!!

Kitabı bitirmeden aklına gelebilecek son şeyi de cevaplayayım. Madem ben bir toplum savaşçısıyım, neden bu yazdıklarımı dağıtmıyorum da kitap olarak satışa sunuyorum. Çünkü maalesef yakın çevremdeki birçok insan da benim yanlış düşündüğümü düşünüyor ve dolayısı ile bu kitabın onlara hiçbir faydası olmayacak. Kitap olarak yayılırsa tanımadığım insanların eline ulaşma ihtimali çok fazla. Zaten okuyanların çoğu da deli diyeceği için tahminen kitabın basılması için harcadığım parayı bile kazanamayacağım. Ve insanlar tarafından mükemmeliyetçi olarak damgalanmış ve benim gibi milyonlardan biri olarak kimse dinlemiyor bari düşüncelerimi yazıya dökeyim de aynı insanlar   sonra arkamdan konuştuklarında bari arkamda bu eser kalsın dedim. Bir kişinin fikrini çelsem yeter bana.

Şimdi kitabın bu son bölümünde, hem toplumsal, toplumsal olduğu için hem de kişisel gelişimle ilgili beni çok etkilemiş sözleri ve yazıları aktarayım sizlere. Belki acık etkiler sizi de toplum için düşünmeye  sevk eder.

ŞEREFLE BİTİRİLMESİ GEREKEN EN ÖNEMLİ GÖREV HAYATTIR !
BU NEDENLE;
BİR LOKMA EKMEK İÇİN ŞEREFİNİ AYAKLAR ALTINA ALMAYA,
BİR ANLIK ZEVK İÇİN NAMUSUNU   LEKELEMEYE,
BİR ZAMANLIK MEVKİİ İÇİN EL AYAK ÖPMEYE,
GÜNLÜK MENFAATLER İÇİN FAZİLETİNİ KARARTMAYA
DEĞMEZ…
  
KARANLIK  AYDINLIKTAN  KAÇAR
YALAN  DOĞRUDAN  KAÇAR
GÜNEŞ YALNIZ DA OLSA ETRAFA IŞIK SAÇAR
DOĞRULARIN KADERİDİR YALNIZLIK.
UNUTMA
KARGALAR SÜRÜYLE, AMA  KARTALLAR YALNIZ UÇAR !
  
GÜNLERİNİ SAY, SERVETİNİ SAY, BÜYİKLERİNİ SAY AMA YERİNDE SAYMA
EŞİNİ BEĞEN, İŞİNİ BEĞEN, AŞINI BEĞEN AMA KENDİNİ BEĞENME
EMEK VER, KULAK VER, BİLGİ VER AMA HİÇ BİR ZAMAN BOŞVERME
FİDAN BÜYÜT, GARİP DOYUR, ÇOCUK BESLE AMA KİN BESLEME
SATICI OL, ALICI OL, KALICI OL, BULUCU OL AMA BÖLÜCÜ OLMA
DAVET ET, HAYRET ET, AFFET, TÖVBE ET AMA İHANET ETME
PARANI VER, SELAM VER, CANINI VER AMA SIRRINI VERME
ELİNİ AÇ, GÖZÜNÜ AÇ, KAPINI AÇ AMA AĞZINI AÇMA
RAKİBİNİ GEÇ, SINIFINI GEÇ AMA GÜLÜP GEÇME
EV AL, ARABA AL, ABDEST AL AMA BEDDUA ALMA
ZULMÜ DEVİR, NEFSİ DEVİR AMA CAN DEVİRME
YAKLAŞ, KONUŞ, TANIŞ AMA UZAKLAŞMA
SESLEN, USLAN AMA YASLANMA
DOĞRUL, DEVRİL AMA EĞRİLME
İTİL, ATIL AMA SATILMA
  
EMANETE İHANET ETMEYİN
BÜYÜĞÜNÜZE EMRETMEYİN
BOŞ  ŞEYLERDE  ISAR  ETMEYİN
CAHİLLERLE  SOHBET  ETMEYİN
NEFESİNİZİ  BOŞA  TÜKETMEYİN
İNSANLARI  BEKLETMEYİN
ETRAFINIZI  KİRLETMEYİN
HAYATINIZI  MAHVETMEYİN
KİMSEYE  MİNNET  ETMEYİN
İNSANLARI  YÜZÜNE  KARŞI  METHETMEYİN
KİMSEYE  KÜFRETMEYİN
KÖTÜLÜĞE  MEYLETMEYİN
MALINIZI  BOŞA  SARFETMEYİN
SIRRINIZI  AÇIK  ETMEYİN
HERŞEYİ  MERAK  ETMEYİN
SUÇUNUZU  İNKAR  ETMEYİN
ŞEREFİNİZİ  KAYBETMEYİN
VATANINIZI  TERKETMEYİN

İYİLİĞE  NİYET  EDİN
BÜYÜKLERE  HÜRMET  EDİN
SIKINTIYA  SABREDİN
AZA  KANAAT  EDİN
BİLDİĞİNİZLE  AMEL  EDİN
HATANIZI  KABUL  EDİN
YARAMAZ  İSE  DEF  EDİN
VARKEN  TASARRUF  EDİN
ALİMLERLE  SOHBET  EDİN
NEFSİNİZLE  İNAT  EDİN
SOFRANIZA  DAVET  EDİN
ZARARLIYSA  MEN  EDİN
SEVİYORSANIZ  İFADE  EDİN
KALPLERİ  FETHEDİN
MİSAFİRE  İKRAM  EDİN
MUHTACA  YARDIM  EDİN
BİLSENİZDE  İSTİŞARE  EDİN
TEHLİKEYE  DİKKAT  EDİN
HAKKI  TESLİM  EDİN
UNUTACAKSANIZ  KAYDEDİN
ESİRGEMEYİN  LÜTFEDİN
GARİPLERE  MERHAMET  EDİN
KAZANMAYA  GAYRET  EDİN
BAŞARIYI  TAKDİR  EDİN
MAZERETİ  KABUL  EDİN
HER AN  TEVEKKÜL  EDİN
HASTALARI  ZİYARET  EDİN
ÇOCUĞUNUZU  TERBİYE  EDİN
HERKESE  TEBESSÜM  EDİN
GÜVENSENİZ  DE  KONTROL  EDİN
İNANMAYANA  İSPAT  EDİN
FAKİRLERİ  GÖZETİN, HAYIR  İÇİN  SARFEDİN
  
HEPSİ   BİRBİRİNDEN  BETER  OLAN  MEŞHUR  YEDİ  GÜHANTAN  UZAK  DUR:
ÖFKE, AÇGÖZLÜLÜK, KISKANÇLIK, OBURLUK, ŞEHVET, GURUR, TEMBELLİK
 ZAMANINI VE SÖZLERİNİ İYİ KULLAN ! İKİSİ DE GERİ ALINMAZ.
  MÜKEMMELİN PEŞİNDE KOŞ, KUSURSUZUN DEĞİL !
  BÜTÜN CANLILARA SAYGI DUY.
  ZEKANI EĞLENDİRMEK İÇİN KULLAN, BAŞKALARIYLA EĞLENMEK İÇİN DEĞİL !
ÖYLE BİR HAYATIN OLSUN Kİ, ÇOCUKLARIN HAKKANİYET VE DÜRÜSTLÜĞÜ DÜŞÜNDÜKLERİNDE SENİ HATIRLASINLAR
  SADECE KENDİNE VEYA AİLENE KARŞI DEĞİL, TÜM EVRENE KARŞI SORUMLUSUN !
 EĞER
 Etrafında herkes şaşkına dönmüş, yollarını şaşırmış ve bundan seni sorumlu tutarken, sen kendi tuttuğun yoldan ayrılmaz ve başını dik tutabilirsen,
Eğer beklemeyi bilir ve beklemekten yorulmazsan,
Başkaları seni aldatırken sen yalanla iş görmezsen,
Onlar senden nefret ederken sen nefret etmeğe yanaşmazsan ve bütün bunlara rağmen fazlası ise iyi görünmez ve fazlası ile hakimane konuşmazsan,
Rüya görebilirsen fakat rüyalarının esiri olmazsan,
Düşünebilirsen, fakat düşüncelerini hayatinin esas gayesi saymazsan,
Eğer zafer ve yenilgi ile karsılaşabilir ve bu iki boş şeye karşı ayni şekilde kayıtsızca hareket edebilirsen,
Söylediğin gerçeklerin reziller tarafından akılsızları aldatmak için değiştirilerek kullanıldığını işitmeye tahammül edebilirsen,
Yapmak için bütün hayatini verdiğin şeylerin bir an içinde yıkıldığını görür ve tekrar eğilir, yorgun vücudun ve yıpranmış aletlerinle onları yeniden yapabilirsen,
Hayatta elde ettiğin bütün kazanç ve başarıları bir yığın yapar ve hepsini bir yazı-tura bahsi için feda edebilirsen, ve kaybeder, sonra da baştan başlayabilirsen, ve bütün talihsizlikleri unutup kimseye bundan bahsetmezsen,
Eğer kalbin, sinirlerin ve kasların bitmiş, içinde yalnız dayan diyen iradenden başka bir şey kalmamışsa, ve sen onları tekrar çalıştırabilirsen,
Krallarla gezer, sağduyunu elden bırakmazsan,
Herkesle konuşabilir, fakat faziletini muhafaza edebilirsen,
Ne düşmanların ne de dostların seni incitebilirse,
Herkes sana güvenir, fakat bu güven sonsuz olmazsa,
Eğer sen ömrünün her saatine tam 60 dakikalık değer verebilmişsen,

İŞTE O ZAMAN İÇİNDEKİLERLE BERABER BÜTÜN DÜNYA SENİN OLUR,
HATTA BUNDAN DA ÜSTÜN, SEN BİR İNSAN OLURSUN OĞLUM.
                                                                                     Rudyard KIPPLING

 YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL
Mevlana Celaleddin-i Rumi

Büyük olmak için:
Hiç kimseye iltifat etmeyeceksin,
Hiç kimseyi aldatmayacaksın,
Ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin,
Herkes senin aleyhinde bulunacaktır,
Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır.
Fakat sen buna karşı direneceksin.
Önüne sonsuz engellerde yığacaklardır.
Kendini büyük değil; küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak.
Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın.
Bundan sonra da sana büyük derlerse...
Bunu söyleyenlere güleceksin ”

Mustafa Kemal ATATÜRK

 Dünyada her  mİllet ,  İcraatina tahammÜl ettİĞİ  hÜkÜmetİn mesulİyetİne ortak sayilir.
                                                 M.KEMAL  ATATÜRK

 Benim ağzım pek yandı, amaN siz dikkat edin,
Yalnız layık olan adama hürmet edin,
Haddini kim bilmezse ona hakaret edin,
Ele alçak durmayın, onu hakikat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.

İnsanların kimisi uyuz köpek gibidir,
Kimisi ayı gibi, kimi eşek gibidir,
Tilkiye doğru olmak, hakka sövmek gibidir,
Namerdi okşamayın, onu bir tokat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.

Pehpehler, pohpohlarla çok itleri at yaptık,
Uçurduk da göklere alkıştan kanat yaptık,
Hiç yoktan başımıza koca saltanat yaptık,
Üstüne çul vursanız, it onu kanat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.

İşini uyduranlar tilki gibi kurnazdır,
Silahı hep yalandır, zekası gayet azdır,
Yalanını tutsanız, fayda yok utanmazdır,
Yüzüne tükürseniz, onu kalafat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.

Gösterme karda gez de kimseye izlerini,
Kıymet bilmeyenlere arz etme cevherini,
Varlığını belli et, açmadan her yerini,
Bir hamal kayığını sarhoş bilmez, yat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.

Sözü yerinde söyle, demiri tavında döv,
Öveceğin adamı iyi tart da öyle öv,
Söveceğin adamın yüzüne tükür de söv,
Yüzüne tükürmezsen onu iltifat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.

Namdar Rahmi Karatay


KİŞİ KAMİL OLDU MU ÜSTAD MERTEBESİNDE; ONA İNSAN ÜSTÜ DEĞER VERECEKSİN
BAKTIN Kİ TAVRI DEĞİŞTİ SIRTINA SEMER VURUP “DEH” DİYECEKSİN…

 İçgüdüleri  ile  hareket eden insanlar güdülmeye mahkûmdurlar !

 AyarıYla oynadığın kantar, gün gelir seni de yanlış tartar !
  
KARAKTER ZEKADAN DAHA YÜKSEK BİR YERDEDİR.

 NEVER TAKE FROM CREATION’ S BEAUTY MORE THAN YOU GİVE !  (Kızılderili atasözü.
Türkçe : Hiçbir zaman yaratılışın güzelliğinden; ona verdiğinden daha fazlasını alma)
  
ONLY WHEN THE LAST TREE HAS BEEN CUT DOWN
ONLY WHEN THE FISH HAS BEEN CAUGHT
ONLY WHEN THE LAST RIVER HAS BEEN POISONED
ONLY THEN YOU WILL UNDERSTAND THAT MONEY CANNOT BE EATEN !

(Kızılderili atasözü. Türkçe :

Sadece son ağaç kesildikten sonra
Sadece son balık yakalandıktan sonra
Sadece son nehir zehirlendikten sonra
Ancak o zaman paranın yenmeyeceğini anlayacaksın.)

B İ T T İ

9 Kasım 2011 Çarşamba

ATATÜRK YAŞIYOR

 10  KASIM      73. YIL



Burhan Bursalıoğlu

Tarih boyunca insanlık çok defa kahramanlarına ve kurtarıcılarına karşı vefasızdır.
Mustafa Kemal'de bir kahramandı. Bir Ulusu, bir ülkeyi kurtardı.  Kurtaranlara önder oldu.  O Halkın içinden yükselen, sivrilen, efsaneleşen gerçek bir halk Adamıydı
Toplum içinde, hatta kendi çevresinde yaşayan, içlerindeki  fesat ruhları harekete geçiren bazı insanlar, O na elbette ki el kaldıracak, tarih öncesinden kalma içgüdüleriyle kaba, ilkel bir dille saldıracaklardı. Ve öyle de oldu....



Mustafa Kemal Atatürk, hiçbir zaman "TAM BAĞIMSIZLIK" ilkesini dilinden düşürmedi. İçerideki ve dışarıdaki sayısız zorluklara rağümen bunu gerçekleştirdi.
Eğer yapmasa veya başaramasaydı: şimdi kim? Hangi halk? Hangi toprak? kimin devleti? Hangi rejim? Neyin özgürlüğüne sahip olunacaktı? Hangi bayrak altında? ....
 Aşağıda Atatürk'ün çeşitli zamanlarda söylediği, isabetli birkaç cümlesini bulacaksınız. Okuduktan sonra şapkamızı önümüze alarak bir muhasebe yapalım.



Efendiler,

"Eğer bu Millet, bu Memleket parçalanacak olursa genel şerefsizliğin enkazı altında, şunun bunun şahsi şerefi de parça parça olur.
Biz o genel şerefi kurtarabilmek için harekete geçen  millete ruhumuzla katıldık. Katılmamıza mani olabilecek şahsi rütbeleri, mevkileri ve genel şerefi kurtarmaya yönelik bir gaye uğrunda feda ettik.
Bunu anlamayıp da, Milleti hala kendi kafalarının keyfine göre idare etmeye kalkışan kuvvetler artık birer beladır.
Bela çekmeye de bu milletin artık tahammülü kalmamıştır.


Felaket başa gelmeden evvel önleyici tedbirleri düşünmek lazımdıor. Gelşdikten sonra dövünmenin faydası yoktur.






Doğuşumdaki tek olağanüstünlük, Türk olarak dünyaya gelmemdir.







Düşmanlarımızın emellerini yakından biliyoruz.
Düşmanlarımızın bu emellerini  elde etmek için, amaçlarına ulaşmak için keşfettikleri en güçlü araç, yine bizi birbirimize çarpıştıormaktan ibaret olmuştur.
                                                                           Mustafa  Kemal Atatürk

1 Kasım 2011 Salı

GÜNCEL.

ELVEDA  BODRUM

Burhan Bursalıoğlu

Değerli  okurlarım, 2011  in yaz sezonu bitti.  Bence, çeşitli  nedenlerden ötürü, bu yaz  çok engebeli geçti. Kaybettiğimiz dostlar, durmak bilmeyen trafik canavarı, şehitlik mertebesine çıkan , vatani görevini yapan  gencecik  askerlerimiz  ve  600 ün üzerinde  vatandaşımızı  kaybettiğimiz , 3000 ne yakın  Vanlı mızın da  yaralandığı Van  depremi, gülen yüzümüzü somurttu, kuru  gözlerimizi yaşlarla doldurdu. Son olarak da, Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinin ve resmi geçitlerinin iptal edilmesi, yaz sezonunu kışa çevirdi. Onun için  sezon engebeli geçti diyorum. İyi günlerimiz olmadı mı? Sizi bilmem ama benim oldu.
1 Eylül'de Sivas'a gittim. Dost, saygı değer  Hüseyn Hüsnü Tekışık ve İzzettin Uzınca ile. Sivas Öğretmen Okulu Mezunlarından genç bir grubun daveti üzerine. Yeni  arkadaşlar edindik.
18 Eylül'de,  Sivas Öğretmen Okulu Mezunlarından oluşan geniş bir kadroyla , 33 senedir hiç aksatmadan , Sivas'ın Kabakyazısında içilen Kepenek suyu ve havasını , nostalji de olsa yaşayabilme, geçmişin tüm anılarını yadetme amaçlı, 10 gün birlikte olmak için Didim'e gittim. 13 gün devam eden beraberliğimiz, bana yukarda saydığım olumsuzluklardan bir nebze uzak kalmamı sağladı.
Beni, mutlu kılan bir diğer olay, Milli futbol  takımının galibiyeti, Galatasarayın  galip olduğu maçlar, Erkek ve kız takımlarımızın Avrupa'da başarılı  ve kupalar getirici maçlarıydı.
SON VEDA ÇAYI

Nisan'da geldiğim Bodrum'a,  Ekim ayına kadar yağmur yüzü görmedik. Taşıma  su  ile değirmen dönmez. Biz burada taşıma misali kısıtlı suyla ağaçlarımızı ve çiçeklerimizi yaşatmaya çalıştık.  Bodrum'un kavurucu sıcağına insanlar dahi dayanamazken,  toprak, beslediği çiçek ve ağaçlarını  güç bela canlı tutmaya çalıştı.  Ekim ayı içinde çok güzel yağmur yağdı. Toprak ancak suyunu içebildi.  Ölmemeye çalışan yeşillikler güç kazandı,canlandılar, renkleri bir başka oldu. Çorak topraklar görülmeye değerdi. Her taraftan yoncalar fışkırmaya, kaya,taş, düzlük,yamaç demeden   kokusu ve rengiyle, "Ben de varım" diyen katır tırnaklarını görünce mutlu olmamak  mümkün mü? 
SİVAS  YOLUNDA

İşte bu yaz böyle sonlandı. Daha düne kadar denizin tadı çıkarılıyordu. Bugün öğleden sonra hava bulutlu geçti. Artık Bodrum'da tüm tanıdık arkadaşlarımız da ayrıldılar. Bize de yol göründü.
3 Kasım Perşembe günü biz de ayrılıyoruz.
Bayramı İstanbul'daki çocuk, torun, akraba, ve dostlarımla geçirmek istiyorum. ( Aynı gerekçeyle  bayram iptal  edilmezse (!)
Ayrılış nedeniyle:
1 - Bilgisayarım ve  blogum bir kaç gün susacak.
2 - Yayınlanmakta olan  "KİŞİSEL GELİŞME, TOPLUMSAL GELİŞ!!!   yazının son bölümü bayramdan sonra  11 Kasım  Cuma günü yayınlanacaktır.
3 - 10 Kasım'da Atatürk'ümüzün ölüm yıldönümü nedeniyle, blogum yayına girecektir.
4 - 20 Kasım' da Emirgan İlkokulu Mezunlarının, geleneksel , tanışma, görüşme, unutulmama amaçlı toplantısı yapılacaktır.
Tekrar kavuşma dileğiyle esen kalın.
Kurban Bayramınız,  tüm Ulusumuza, Ailenize huzur, mutluluk getirsin, acı göstermesin.

31 Ekim 2011 Pazartesi

EDEBİYAT

KİŞİSEL GELİŞME, TOPLUMSAL GELİŞ !!!       

                                                                         9.  BÖLÜM



Eyyyyy kendini kişisel olarak geliştirmiş ve bu kitabı okumakta olan kardeşim ! Şu an hakkımda içinden

            - Pinti deyyus! İki damla su parasından tasarruf ediyorum demiyor da toplum savaşçısıyım diyor

diyorsun değil mi ? E be asrın en güzide lalesi. Ben de sana şunu söyleyeyim. Oturduğum ev lojman. Dolayısı ile ne harcamadığım veya tasarruf ettiğim suyun, ne açmadığım radyatörün açarsam yakacağı yakıtın, ne boşa yanarken gördüğümde küçücük kızımın kalbini kırdığım lambanın yaktığı elektriğin parasını ben vermiyorum.

Ama senin tasarruf edilmesi söz konusu olunca gerekli fedakârlıkları yapmamak için şeytanın aklına gelmeyecek bahaneleri saniyede düşündüğün bu gibi hizmetleri alabilmek için yani başka bir değişle senin gibi kişisel gelişimini tamamlamış serseri yavşakların yüzünden dünyanın gelecekte ne hale geleceği belli değil, ayrıca senin bakış açına göre senin yüzünden ben DE it gibi vergi ödüyorum.

Açıkçası özellikle büyük şehirlerde yaşayanların, daha doğrusu merkezi ısıtmalı binalarda oturanların büyük bölümü olarak unuttuk artık kış günlerinde evde kazakla oturularak yakıttan tasarruf edilebileceğini. Ölür müyüz radyatörleri yarım açsak da, uzun kollu penye yerine kazakla otursak ? Hatta görüyorum da bırakın uzun kollu penyeyi, kışın bile tişörtlerle, şortlarla geziyor millet evin içinde.

Övünürüz:

-          İstanbul’ dan Antalya’ ya yedi saatte gittim !

İyi b….  yedin ! Ne olurdu on saatte gideydin de iki depo benzin yerine bir buçuk depo benzin yakaydın ? Lastiklerini daha az eskiteydin ? De; milli servetleri daha az tüketerekten ülke ekonomisine acık katkın olaydı. Dünyanın daha az kirlenmesine neden olaydın. Hatta saate ortalama yüzelli değil de yüz kilometre hızla gideydin de yoldaki insanların hayatını daha az tehlikeye ataydın ?

Ne dedin anlamadım? Hızın normaldi ama hiç mola mı vermedin ? Yine iyi b…. yedin! Yüzelli ile gitmeni tercih ederdim açıkcası.

Oraya iki saat önce varmaktaki amacın ne ise, yaptın da boyun mu uzadı? Efendim ?

Başka şeyler yok mu ? Aklıma gelenleri yazayım. Elini vicdanına, başını da ellerinin arasına koy ve düşün:

-          Sırf zevk için sokakta ağaç dalını koparan (ki nedenini sorsan ona bile cevap veremez)
-          Yere tüküren
-          Hele ki sümküren
-          Geri dönüşüm kutusuna çöp, onu da geçtik yanan izmarit atan
-          Kırmızı ışıkta geçenin fotoğrafını çeken kamera yok diye kırmızı ışıkta geçen
-          Sağa veya sola sapmak için cebe girmiş bekleyen insanları yani toplumu enayi yerine koyarak onların önüne giren
-          Ters yöne giren
-          Kuyruğa kaynak yapan
-          Piknik yapmak yasaktır tabelasının altında mangal yakan
-          Yaktığı ateşi söndürmeyen
-          Tüm çöpünü piknik alanında bırakan
-          Çöp kutusuna uzaktan atış yapıp isabet ettiremedikten sonra sonra attığı şeyi düştüğü yerde bırakan
-          Hele ki 3-5 metre ileride çöp kutusu olduğu halde yerinden kalkmaya üşendiği için elindekini yere atan
-          Kapalı yerde sigara içmeye para cezası olduğu için dışarıda içtiği sigaranın izmaritini yere atan
-          Arabasını kaldırıma park etmiş
-          Veya dik park edilmesi gereken yere enlemesine park edip üç arabalık yer kaplamış sonra da inince zahmet edip nasıl park ettiğine dönüp bir bakmamış
-          Trafik tıkanınca acele emniyet şeridine dalan
-          Kavşağın köşesine park edip, kavşağa giren çıkanların birbirini görmesi engellediği için onların kaza yapmasına neden olan
-          Veya aynı nedenden ötürü kavşaktan dönüşü imkansız hale getiren
-          Engelli vatandaşlar için yapılan eğimli kaldırımın önüne parkeden
-          Hiç bir sebebi yokken bahçede gördüğü kirpiyi öldüren
-          Çok açmış, muhtaçmış, müptelaymış gibi, papağan misali otobüs beklediği durakta bile çitlediği çekirdeğin kabuğunu yere atan
-          Sevgi dolu yüreği ile beslediği köpeğin sıçtığı boku yanında taşıması gereken poşete koymayıp, üzerine biri bassın diye kaldırım üzerinde bırakan
-          Suyu boşa akıtan
-          Elektriği boşa yakan
-          Boşa akanı, yananı gördüğünde söndürmek yerine “Banane be, ben mi açtım ?” diyen
-          Arabasını boşa çalıştıran, çalıştırtan
-          Gerekse de gerekmese de sırf alışkanlık nedeniyle her gün ve saatlerce duş alan
-          Yiyemeyeceğini bile bile tabağına beş çeşit yemek alıp üçünü yemeyen ve bu nedenle dökülmesine neden olan
-          Genel anlamda yaptırım ve / veya yaptırımı uygulayacak kimse yok diye, hatayı yapmaktan çekinmeyen
-          Kaldırımlarda engelli vatandaşların inip çıkması için alçaltılmış yerlerin önüne parkeden
-          Benzer şekilde sitelerin yollara açılan girişlerine acil durumlarda ambulans itfaiye gibi araçların girişini engelleyecek şekilde araba parkeden
-          Belli bir mevki sahibi oldu diye birçok konuda diğerlerinden üstün ve dolayısı ile diğerlerinin yapamadığı bir sürü şeyi kendinin yapabileceğini zanneden

bir yaratıksan ve hatta bunları yapan diğer bir yaratığa (yaratık diyorum çünkü hayvanlar bunu yapmıyor - en azından bilerek) sadece o an sinirini bozmamak,

-          Aman yapsın canım ne yapayım, bir de onunla mı uğraşayım

düşüncesi ile tepki göstermiyor isen, işte o zaman sen de kişisel gelişimini tamamlamışsın demektir. Ama toplum için bir kanser hücresinden farksızsın. Çok güzel bir söz okumuştum.

-          Affederiz, çünkü ileride biz de aynı şeyi yapacağız.

Göz yummak aynı hatayı kendinin de yapacağını kabul etmektir.

Çünkü maalesef insanoğluna taviz bir kere veriliyor. Ondan sonra bu taviz görevin oluyor.

            Yapı olarak ticarete zaten yatkın olmadığım için bugün ben tüccarım diye geçinen ama iş olarak insanları veya devleti, hükümeti dolandırmaktan başka bir şey yapmayan insanların yaptıklarını saymayacağım zira onlar şeytanın bile aklına gelmediği için benim hiç gelmiyor !

Ayrıca başkalarının dallamalıklarına engel olmak kadar, senin kendinin yapacağı bir sürü şey var. Düşündükçe bulursun. Yeter ki düşünürken tek odak noktan toplum ve onun geleceği olsun kendinin değil.

Sonlara yaklaştıkça son ürettiğim fikri zikredeyim:

Kendini ileri derecede kişisel olarak geliştirirsen en fazla zengin olursun. Parada gözün yoksa da olsa olsa evliya olursun. Hele ki günümüz koşullarında ya rezil, sefil ya da meczup olursun. Yüzüne karşı herkes

-          Ulan evliya gibi, peygamber gibi adamsın

der ama sen uzaklaştığında seni acele hıyar olarak damgalayıverir. Ama kendini değil toplumu gözeten insan isen ancak lider olursun.

Sen her şeye hoşgörü ile yaklaşan,

-          E bir de onu dinleyelim

diyen, bana ne, sana ne diyen,

-          Emrin olur abim
-          Yeter ki sen iste abim

sözleri ağzından düşmeyen, iyi niyetle de olsa, sırf kendi şerefsiz menfaati için de olsa herkesin her derdine derman olmaya çalışan veya çalışmış bir tane lider, yönetici, göstersene.

SON  BÖLÜM:  2. KASIM. 2011  de.

28 Ekim 2011 Cuma

ULUSAL BAYRAMLAR



Tüm  Dünya  Uluslarının  hayranlıkla taktir ve gıpta  ettikleri,    Mustafa  Kemal Atatürk'ün , enkazdan  çıkardığı ve Ulusumuzun  yeniden  doğuşunu  perçinleyen,  Türkiye Cumhuriyeti'nin 88. kuruluş  yıldönümünü  tesadüf, aksilik ve olumsuzluklar  nedeniyle de olsa, gereği gibi kutlayamadığımız  CUMHURİYET  BAYRAMI  tüm Ulusumuza kutlu olsun.
Bundan sonraki, tüm Ulusal Bayramlarımızın  coşku ile kutlanmasını ve ebediyete kadar devam etmesini  Tanrıdan diliyor, Milletimizin, Çanakkale, Sakarya, Kocatepe savaşlarındaki   ruhların, en umutsuz  zamanda  dahi  canlanacağına inanıyorum.


Burhan Bursalıoğlu

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ