TÜRK
SPORUNA MİLLİ DİYEBİLİR MİYİZ?
Burhan Bursalıoğlu
Son
yıllarda, sporumuzda bir şeyler
oluyor. Yarışmalarda göğsüne ay yıldızı
takmış, Türkiye adına madalyalara koşmaya çalışan esmer, Türkçe bilmeyen
insanları görüyoruz.
Bunlar
kimler, nerden gelmişler, neden gelmişler sorularının cevabını alınca
şaşırıyoruz.
Spor
Bakanlığının istekleri ile, aradaki aracılarla, Afrika’nın fakir ülkelerindeki isim yapmış sporcularına
yapılan tatmin edici teklifler sonucu
Ülkemize getiriliyor, Vatandaşlık veriliyor ve “haydı aslanlar, bize madalya
getirin” deniyor.
Bunlara ne
gibi imkanlar tanınmış bilinmiyor. Sorulara cevap da verilmiyor. Ama Ülkemizin yerli sporcularını
imrendirecek olanaklar sağlandığı bir
gerçek. Ayrıca her getirilen madalya ve
rekorlar için de altın, ev ve araba
hediyeleri de caba.
Doğru oturup
, doğru konuşalım.
Bu devşirme
sporcular, Türkiye sınırları içinde mi doğmuşlar? Hayır.
Bunlar
Türkçe biliyorlar mı? Hayır.
Türk
kültürünü almışlar mı? Hayır.
Türkiye
sınırları içinde aile bağları var mı? Hayır.
Hatta ve
hatta, Türkiye’yi bir Dünya haritasında
gösterebilirler mi? Belki, kendilerini
devşirmeye gelenler haritada Türkiye’yi gösterip, “Bakın çok yakınsınız. Sık sık
Ailelerinizi görmeye gelebilirsiniz” gibi ikna sözleri söylenmiş
olabilir . Ama gene de şu anda gösterebileceklerinden şüpheliyim.
Bunlar,
vatandaşlığa alındığına göre,
Vatandaşlık görevlerini biliyorlar mı? Zannetmiyorum.
Askerlik
yapacaklar mı? Yani, Türkiye için
savaşacaklar mı? Asla.
Öyle ise,
bunlar bize madalya getirsinler diye mi satın alıyoruz. Bunlara harcanan yedekte çok paramız varsa, yerli
sporcularımıza harcansa daha Milli olmaz mı?
Bunlara
gösterilen yakınlıktan maksat, yarışmalarda, Bayrağımızın göndere çekilmesi ve
İstiklal Marşımızın çalınması mı? Maksat bu ise ki, bu olduğunu zannediyorum,
bunu, bayrak sevgisinden yoksun, İstiklal marşımızı bilmeyen bir insandan
beklemek yüreğimi acıtıyor. Çünkü onlar, İstiklal marşımız çalınırken,
Bayrağımız göndere çekilirken, bizler gibi duygulanmaz, göz yaşı dökmezler.
Onlar o atmosferde sadece alacakları altın sayılarını, evlerin şeklini,
değerlerinin ne kadar ettiğini ve gelecek hediyeleri düşünürler.
Aldıkları başarılı derecelerdeki gösterdikleri sevinç, göğüslerindeki bayrak
için değil, kendileri içindir.
Ayrıca bu
devşirme vatandaşların, yarın bir başka ülkenin vatandaşı olmayacağı garantisi
var mı? Yok.
Pekala ,
yukarıda söylediğim amaç dışında, acaba,
“Benim zamanımda….. bu kadar
madalya alındı, şu kadar rekor kırıldı, Türk sporu benim zamanımda altın
devrini yaşadı “ gibi
böbürlenmek için, bu yolu deneyen yöneticiler mi var?
Zamanla
ortaya çıkar.
Avrupa Atletizm yarışmasına 48 sporcuyla katıldık.
Bunların 16 sı devşirme. % 30 ediyor.
Rio
Olimpiyatlarına 103 sporcuyla
katılıyoruz, 25 i devşirme. % 25 ediyor.
Avrupa
Atletizm Şampiyonasından 9 madalya getirdiler, Rio Olimpiyatlarında
dökülüyorlar.
Her iki
Uluslar arası yarışmalara , göğüslerinde
Ay yıldız olan yarışmacıların asıl ülkelerine göre sayıları ve branşları:
KENYALI: 8
SPORCU . ATLETİZM
ETİYOPYALI: 5
SPORCU.
JAMAİKALI: 2
SPORCU.
UKRAYNALI: 3 SPORCU.
ETYOPYALI 2
SPORCU.
ÇİN Lİ: 5
SPORCU.
KÜBALI: 1
SPORCU
BULGAR: 1
SPORCU.
ABD Lİ: 1
SPORCU.
FRANSIZ: 1
SPORCU.
GÜRCİSTAN
LI: 1
SPORCU.
AZERİ: 1
SPORCU.
TÜRKİSTANLI:
1 SPORCU.
RUS: 1
SPORCU.
MACAR 1 SPORCU
DAĞISTANLI: 1 SPORCU
ÖZBEKİSTANLI: 1
SPORCU
Bunlar sadece yarışmaya katılanlar. Çalışmalara devam edip sırasını bekleyen de bir çok devşirme var.
Bu listede
dikkatimi çeken ve kahreden , Rusya dan
devşirdiğimiz güreşçi. Türkistan
dan aldığımız halterci.
İnanın
Ülkemiz ne durumlara düşmüş haberimiz
yok.
Bir zamanlar
Dünyayı titreten güreşçilerimizin kemikleri sızlıyordur. Hala sağ olanların da
herhalde yürekleri kan ağlıyordur. Dışardan
güreşçi siparişi veriyoruz. Ayıptır,
ayıp. Utanmak lazım.
Bunlar altın
alsalar ne yazar? Sevinemiyorum, gururlanamıyorum.20- 30 bin nüfuslu ülkelerden
gelen yarışmacılardan beklenen başarıya
sevinenler, Sadece, onları satın alanlar olsa gerek.
Soruyorum,
sporun başında bulunan yöneticilerden. Ve onlara satın alma yetkisi veren
yöneticilerden kaçı Ülkemizi yurt
dışında sporcu olarak temsil
etmiştir. Bunlar, Yurt dışında Ülkesini temsil eden yerli sporcularımızın, heyecanını,
duygularını, göndere çekilen bayrağımızın
nazlı nazlı dalgalanışı, İstiklal marşımızın çalınmasında dökülen göz
yaşlarının manasını biliyorlar mı? Bilemezler. Çünkü onlar Türk sporcularının
önlerini kestikleri için, ihanet etmiş oluyorlar.
EŞREF APAK –
ASLI ÇAKIR ALPTEKİN – SÜREYYA AYHAN –
NEVİN YANIT – GAMZE BULUT – FATİH
AVAR- EMEL DERELİ – KAYA SALMAN gibi yetenekli sporcularımıza gereken ilgi ve takip gösterilse, , sadece
yarışma arifesinde aranan, diğer zamanlarda, yarışmacıların, neler yaptıkları,
nerede kaldıkları, neler yedikleri merak edilip takip edilselerdi, dopink olayı
olmazdı. Yüzlerce, binlerce sporcu adayı
korumaya alınmış olsa idi, Afrika pazarlarında, diğer ülkelerin kenara
itilen sporcularını almaya gerek kalmazdı.
Yerli sporcularımızın
başarısı 3-5 kişiyi değil, 8o bin kişiye göz yaşı döktürürdü.
Alman
federasyonu Başkanı Clemens Prokop, Avrupa Atletizm Şampiyonası sırasında: “
SPORCU DEVŞİRMEDE İSTİSMAR VAR. BU TAM BİR MASKARALIK” deyip, sorununun
üzerinde duracağını ilave etmişti. Alman
ve Hollanda basını da: “ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN TAKIMI,
BAŞARIYI PARA İLE SATIN ALIYOR” diye manşet atmışlardı.
Bu işe bir çare bulunsun. Devşirmeler zaten olimpiyatta dökülüyorlar.
Haklılar, rahatlık varken kim düşünür
madalyalı.
Şimdi son
bir sorum: Her iki büyük yarışmalara
götürülen spor ekibimize MİLLİ diyebilir miyiz?