Burhan Bursalıoğlu
20 Şubat 2010 Cumartesi günü, arkadaşım Ahmet Karslı ile sözleşerek, eşlerimizle birlikte, Beykoz yöresinde gezelim dedik.
Hava güneşsiz, bulutlu,puslu ama yağmursuz, lodos ve sıcaklık 14 derece. Kış ortasında bu sıcaklığı bulmak şans eseri.
Saat 11.45 de Yeniköy’den, Yeniköy-Beykoz dolmuş motoruyla Beykoz’a geçtik. Arabasıyla Göztepe’den, eşiyle gelen Ahmet Beyle buluşup Akbaba köyü istikametine doğru yola koyulduk.
Beykoz’a 5 km. uzaklıkta bulunan Akbaba köyünü 45 yıldır görmüyordum. Rahmetli babamın Beykoz’da görev yaptığı yıllarda sık sık Beykoz’a gider, Akbaba ‘daki, Kaymakdonduran mesire yerinde piknik yapardık. Hatırlayabildiğim yerler çok değişmiş. Tektük tek katlı evler kaybolmuş. Her taraf binalarla dolmuş. Yeşillikler azalmış, ceviz ağaçları azalmış. Çarpık bir kentleşme olmuş.
Fatih Sultan Mehmet’in askerlerinden Akbaba Mehmet efendi’nin kurduğu bu köyde, Ahmet Mithat Efendi’nin çiftliği, Molakof Hasan Paşa’nın konağı, bir hamam, bir çeşme ve Canfeda Hatun Camii vardı. Bu tarihi eserler hala durmakta.
Etraftaki yeşillikler arasından, muhteşem manzaraları seyrede seyrede, Beykoz’ a 15 km. mesafedeki Anadolu Kavağı’na geldik.
Sahilde bol miktarda balık lokantaları bulunmaktadır. Yaz aylarında ve hafta sonlarında tüm masalar doludur.
İlk bakışta Yoros kalesi, doğanın amansız afetine terkedilmiş, bakımsız ve harabe bir tarihi eser. Yaklaştıkça, tahmini 1500-1600 yıllık kalenin muhteşem kalın duvarlarının bu zamana kadar nasıl dayandığını, nasıl yapıldığını hayretler içinde düşünmeden edemiyorsunuz. Ama yinede duvarlardaki tehlikeli çatlakların oluşması gözardı edilmiş. Her an bir kazanın olması muhtemeldir.
YOROS Kalesinin kesin yapılış tarihi bilinmemektedir. Doğü Roma İmparatorluğu zamanında yapıldığı, sonradan da Cenevizliler tarafından alındiğı söylenmekte. Duvarlardaki Yunanca yazılar,kalenin Romalılarca yapıldığı savını kuvvetlendirmektedir.
Kale içinde 25 evlik bir mahalle barınıyormuş.
Bu tür tarihi eserler, vakıfların himayesindedir. YOROS ta tanıtıcı bir levhası dahi yok. Bakım sıfır. Çıkış yolu kenarında bulunan birkaç turistik kafeler kaleye canlılık getirmektedir.
YOROS ‘ tan ayrılarak Riva’ya doğru hareketlendik.
Yollar otoban gibi. Genişlemiş, asfaltlanmış. Şile yolu tamamlanmış. Herhalde 3. Köprü için yollar ayarlanıyordur.
Riva’nın diğer bir özelliği de TFF. Burada 3 futbol sahası ve tesisleri bulunmasıdır. Genellikle Milli Takım burada kamp yapar.
Yeşillikler arasından, Tokat köyünün içinden geçerek, günün yüztutmuş aydınlığın karanlığa dönüşüne başladığı saatte Beykoz’a vardık. Vedalaştık ve yine motorla Yeniköy iskelesine çıktık.
Yarım güne sığdırdığımız bu kısa anlamlı gezimiz, kışın mahmurluğundan kurtulmamıza yaradı. Bu nedenle, bizi yönlendiren değerli arkadaşım Ahmet Karslı ve eşi Nursel Hanıma teşekkür ediyorum